6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda (HUAK); yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek özel hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözülmesine ilişkin hususlar düzenlenmiştir. Tüketici uyuşmazlıklarında yeni dava şartı arabuluculuk, yapılan yeni kanun değişikliği ile 28.07.2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre; 7251 sayılı ‘Hukuk Muhakemeleri Kanun’u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ ile 6502 sayılı ‘Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’’a 73/A maddesi eklenmiştir. Artık tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk başvurusu dava şartı haline getirilmiştir. Bu bağlamda 28.07.2020 tarihinden itibaren Tüketici Mahkemeleri’nde açılacak olan davalarda dava şartı arabuluculuk kurumuna başvuru zorunludur.
Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuğun Kapsamında Neler Var?
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre Tüketici Mahkemelerinde 2020 yılı için parasal sınır 10.390 TL ve üzerindeki veya konusu para ile belirlenemeyen uyuşmazlıklar için dava açılabilmektedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen madde uyarınca tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamındadır. Artık tüketici uyuşmazlıkları için dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu unsur olan dava şartı haline getirilmiştir. Bununla birlikte,
- Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında kalan uyuşmazlıklar (10.390 TL altında kalan uyuşmazlıklar),
- Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar,
- İhtiyati tedbir kararlarının alınması,
- Üretimin veya satışın durdurulması ve malın toplatılmasına ilişkin davalar,
- Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıklar
dava şartı arabuluculuk kapsamının dışında tutulmuştur.
Tüketici uyuşmazlıklarına konu olan işlemlerin neler olduğunu belirtmek gerekirse Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 3. maddesinde tüketici işlemi şu şekilde düzenlenmiştir :
‘’Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi’’
diye ifade edilmiştir.
Eğer tüketiciler, Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurmadan tüketici işlemleri ile ilgili icra takibi başlatmışsa ve karara itiraz etmek istiyorsa durum farklıdır. Buna göre açılacak olan itirazın iptali davaları doğrudan Tüketici Mahkemeleri’nde davaya konu olacağından dava şartı arabuluculuk kapsamında yer alacaktır.
Derdest yani halihazırda açılmış ve sonuçlanmamış davalar ise zorunlu arabuluculuk kapsamının dışında tutulmuştur. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen Geçici 2. madde uyarınca dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.
Tüketici Uyuşmazlıklarının Arabuluculuk Çözüm Yolu İle Sonlanmasının Avantajları Nelerdir?
Ülkemizde yargılamanın uzun sürmesi bu nedenle mahkemelerin dosya yükünün azaltılmasının amaçlanmaktadır. Yargı dışı alternatif çözüm yolu olan arabuluculuk ile taraflar; aralarındaki uyuşmazlığı yargısal yollara başvurmadan daha kısa sürede, daha az maliyetli şekilde sonladırabilmektedirler. Ve arabuluculuk kurumunun avantajlarından en önemlisi tarafların ilişkilerinin devamlılığı açısından dostane ve barışçıl bir zemin oluşturmasıdır.
Küresel anlamda yaşanan bu pandemi sürecinin etkileri sosyal ve ekonomik hayata da yansıdığından yargısal faaliyetler de bu süreçten etkilenmiştir. Yargısal faaliyetlerin bir kısmı ertelendiği için adliyelerde ve diğer yargı mercilerinde iş yükü artmıştır. Bununla birlikte yargısal sürecin tarafları maddi manevi zorladığı düşünüldüğünde; alternatif çözüm yolu olan arabuluculuk kurumunun sağlayacağı avantaj taraflar üzerinde daha olumlu sonular doğuracaktır.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda tüketici işlemi geniş bir tanımlamayla düzenlenmiş olup, Tüketici Mahkemeleri’nin iş yükü oldukça fazla ve hala da artmaya devam etmektedir. İş yükünün artması da yargılama sürelerinin uzamasına sebep olmaktadır. Yeni kural dava şartı arabuluculuk ile hem yargı yükü hafifleyecek hem de tüketiciler daha kısa sürede anlaşabileceklerdir. Tüketici Mahkemeleri’nde görülmekte olan davaların ortalama 3 ile 8 yıl aralığında çözümlendiği düşünülürse, arabuluculuk kurumu ile taraflar aralarındaki uyuşmazlığın 2 ile 8 hafta aralığında çözüme kavuşması imkanı olacaktır.
Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk İçin Tüketici Ücret Ödeyecek Mi?
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a bu yeni düzenleme dava şartı arabuluculuk ile tüketici lehine bir husus daha bulunmaktadır. Şöyle ki arabuluculuk çözüm yolunda kural olarak; taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ancak Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A. maddesi, bu kurala tüketici yararına bir istisna getirmiştir. Maddeye göre, tüketicinin geçerli mazereti olmaksızın ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, tüketici yargılama giderinden sorumlu tutulmayacaktır.
Tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculukta sürecin tüketiciler için tamamen ücretsiz olması tüketici lehinedir. Tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücretinin; arabuluculuk sürecinin anlaşma veya anlaşmama ile sonuçlanmasından bağımsız olarak Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olması da önemli bir avantajdır.
Arabuluculuk Görüşmelerinde Her İki Tarafın Menfaati Nasıl Dengelenecek ?
Arabuluculuk görüşmelerinde her iki tarafın da menfaati eşit şekilde dengelenerek taraflar için en makul sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır. Her biri ayrı bir uzmanlık konusu gerektiren tüketici uyuşmazlıklarının dava şartı arabuluculuk yolu ile çözülmesi uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesinin önünü açacaktır. Bunun yanı sıra arabuluculuk müzakere süreci yürütülürken, uyuşmazlık konusunun gerektireceği teknik bilgiye göre tarafların uzman görüşüne ihtiyaç duyması halinde arabulucu, konu ile ilgili uzmanları müzakere sürecine dahil etme imkanına sahiptir.
Hatta arabuluculuk süreci yürütülürken yargısal süreçlerde işletilen emredici hükümlerle bağlı olunmadığından taraflar kendi menfaatlerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak başka bir çözüm yolu üretme imkanına dahi sahip olabileceklerdir. Bu aşamada taraf vekillerinin de üstleneceği roller önem arz edecektir. Bu sebeple taraf vekilleri, arabuluculuk müzakereleri yürütülürken müvekkillerinin taleplerini açık ve doğru bir şekilde ortaya koymalı, arabuluculuk müzakereleri sürecinde sağlıklı iletişim kurabilmek için gerekli adımları atmalıdır.
Tüm bunların yanı sıra arabuluculuk kurumunun en önemli özelliği gizlilik esasının korunmasıdır. Pek çok uyuşmazlıkta söz konusu olduğu gibi tüketici uyuşmazlıklarında da gizlilik unsuru ön plandadır. Nasıl ki ticari bir uyuşmazlıkta taraflar, aralarındaki ticari ilişkiye dair birtakım hususların gizli kalması amacıyla arabuluculuk yoluna başvuruyor ise hasta ile hekim arasında söz konusu olabilecek bir tıbbi malpraktis davasında da gerek hastanın sırları gerekse de hekimin ve çalıştığı kurumun mesleki itibarı önem arz edecektir ve taraflar arabuluculuk kurumu ile gizlilik esası korunarak uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturabilecektir.
Sonuç
Kanun ile uyuşmazlık tutarı 10.390 TL ve üzerindeki ve istisna kapsamında kalmayan tüketici uyuşmazlıkları da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmış ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline gelmiştir. Bu doğrultuda, arabulucuya başvurmadan doğrudan dava açılması halinde dava usulden reddedilecektir.
Bununla birlikte; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’u (‘’HUAK’’) gereğince üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek her özel hukuk uyuşmazlığı halihazırda arabuluculuk çözüm yoluna uygundur. Bu sebeple ; özellikle içinde olduğumuz süreçte arabuluculuk yolunun pek çok uyuşmazlığın kısa sürede çözümüne çare olacağı inancındayız.
Arabuluculuk kurumu, gerek İş Hukuk’u gerekse Ticaret Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava şartı olarak yasalaşmasının ardından başarılı sonuçlar elde etmiştir ve bu başarılar her geçen gün artmaktadır. Böylelikle Tüketici Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda da yeni dava şartı olarak arabuluculuk çözüm yolu yargısal yollara başvurmadan önce uyuşmazlıkların çözümü anlamında başarılar elde edileceğini öngörmekteyiz.
