Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip nedir?
Alacağını rehinle temin etmiş olan alacaklı, borçlunun borcunu ödememesi üzerine takip yolu ile alacağını elde etmek isterse kural olarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmalıdır. Rehin alacaklısı, rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan doğrudan doğruya ilamlı veya ilamsız haciz yoluna, borçlu iflasa tabi kişilerden ise iflas yoluna başvuramaz. İcra ve İflas Kanunun 45. maddesindeki “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” Şeklindeki düzenlemeyle de rehin sahibi alacaklının öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurması gerektiğine yer verilmiştir. Hatta rehinli mal 3.kişiye ait olsa bile alacaklı kural olarak önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak zorundadır. Bu kurala önce rehne başvurulması kuralı da denilmektedir.
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte zorunlu takip arkadaşlığı nedir ve nasıl olur?
İİK’da borçlu tarafta zorunlu takip arkadaşlığının öngörüldüğü hallerden biri olan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde, takibin borçlu tarafında hem asıl borçlunun hem de rehin veren üçüncü kişinin bulunması gerektiğine ilişkin hükümler mevcuttur. Kanun koyucu rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerin tümünde, asıl borçlu yanında rehin veren üçüncü kişinin de aynı takip talebiyle takip edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yargıtay kararlarında da açıkça asıl borçlu ve rehin verenin ayrı kişiler olmaları halinde, bunların zorunlu takip arkadaşı olacakları kabul edilmiştir.
Bu konuda, rehnin verildiği tarihte üçüncü kişiye ait olması ile daha sonra devredilmiş olması arasında herhangi bir farklılık yoktur; İİK ilgili hükümlere göre rehnin herhangi bir sebeple üçüncü kişiye devri suretiyle malikinin değişmesi halinde de takip talebinde bu yeni malikin gösterilmesi gerekmektedir.
Asıl borçlu ile üçüncü kişi arasında “zorunlu takip arkadaşlığı” mevcut ise de bu durumda, asıl borçlu ile rehin sahibi takip sırasında birlikte hareket etmek zorunda değildir. Örneğin, rehin sahibi itirazını, icranın geri bırakılması talebini veya şikayetini asıl borçlu ile birlikte yapmak zorunda değildir.Aynı şekilde asıl borçlu da tek başına itiraz, icranın geri bırakılması veya şikayet yollarına başvurabilir. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde, asıl borçlu ile rehin sahibi arasındaki zorunlu takip arkadaşlığı, maddi hukuktan kaynaklanan (örneğin mirasçılar arasındaki zorunlu takip arkadaşlığı) zorunlu takip arkadaşlığının aksine, bu kişilerin birlikte hareket etmelerini zorunlu kılan takip hukukundan kaynaklanan takip arkadaşlığı şeklinde anlaşılması gerekir. Bu halde, asıl borçlu ile rehin veren üçüncü kişi arasında icra hukukuna özgü bir takip arkadaşlığı mevcuttur.
Ancak birden fazla borçlunun birlikte takip edilmesi hakkındaki bu hükümlerin, bütün borçluların aynı takip yoluyla takip edilmeleri halinde uygulanabileceğini belirtmekte yarar vardır. Örneğin, aynı borcu güvence altına almak için hem ipotek kurulmuş hem de bir üçüncü kişi müteselsil kefalet ile kefil olmuş ise haciz yoluyla takip edilebilecek olan müteselsil kefilin, asıl borçlu ve varsa taşınmaz maliki üçüncü kişiyle birlikte ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip edilmesi mümkün değildir.
Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte zorunlu takip arkadaşlığı varsa ödeme emri nasıl hazırlanmalıdır?
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte rehin üçüncü kişi tarafından verilmişse, alacaklı tarafından takip talebi bu durumda da İcra ve İflas Kanunu’nun 58. maddesine uygun olarak düzenlenir; ancak takip talebinde, üçüncü kişinin isim ve adresinin de belirtilmesi zorunludur. Zira, yukarıda da belirtildiği gibi, asıl borçlu ile üçüncü kişi zorunlu takip arkadaşıdır. İcra memuru da bu takip talebine uygun olarak ödeme veya icra emri düzenleyip asıl borçlu ile birlikte üçüncü kişiye de göndermelidir.
Rehinli malın sahibinin üçüncü bir kişi olduğu, takip sırasında anlaşılır ise ek ödeme veya icra emri düzenlenir ve satış, ancak bu ödeme veya icra emrinin kesinleşmesinden sonra yapılır.
Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte yetkili icra dairesi hangisidir?
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte, İİK m.148’e göre taşınmazın bulunduğu yer icra dairesi de yetkilidir. Bunun dışında, asıl borçlu ile ipoteği veren kişiler farklı kişiler ise, her ikisine de aynı takibin yapılması gerektiğinden, takip bunlardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde de başlatılabilir.
Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu yakın tarihli bir kararında, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesinde öngörülen “ödeme istemi” nin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı, daha önceden gönderilen icra emri ile Medeni Kanunu’nun ödeme istemi amacının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiğine karar vermiştir. Söz konusu karar şöyledir: “Dava, bayilik sözleşmesi gereği verilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe karşı asıl borçlu ile ipotek verenin itirazının iptali istemine ilişkindir. İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıysa da yapılacak ihbar ile ilgili bir şekil şartı öngörülmemiştir. Davalı ipotek borçlusuna daha önce gönderilen icra emri bulunup bulunmadığı araştırılarak davalı ipotek borçlusuna gönderilen ilk icra emri ile Medeni Kanunun ödeme istemi hükmünün amacının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.”
Uygulamada rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte zorunlu takip arkadaşlığı nasıl oluyor ve Yargıtay kararları ne yönde?
Uygulamada oldukça sık rastlanılan bir kurum olan takip arkadaşlığı, özellikle alacaklılara alacağına kavuşmaları bakımından aynı anda birden çok borçluya takip yapma imkanı tanımaktadır. Ancak uygulamada bazı hallerde, maddi hukuk kurallarına aykırı olarak, birden çok alacaklının birlikte takip yapmasının ve yine alacaklıya birden çok borçluya karşı birlikte takip yürütmesinin zorunlu kılınması, alacaklıların alacaklarına kavuşmalarını büyük oranda aksatmakta ve hatta bazı durumlarda imkansız hale getirmektedir. Borçlular bakımından da uygulamada bazı hallerde, borcun tamamından sorumlu olmayan birden çok borçlu, borçluların aynı takibin borçlusu olarak yer almakta ve bu durum da borçluların borcunu yerine getirmiş olsa da cebri icra tehdidi altında kalmaları sonucunu doğurmaktadır. Bu sakıncaları gidermek adına takip arkadaşlığı hallerinin, madda hukuk kuralları da göz önüne alınarak, kanunî bir düzenlemeye kavuşturulması gerekmektedir. Her ne kadar rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde, takip talebinde hem asıl borçlu hem de rehin sahibinin yer alması gerekirse de acaklı, sadece asıl borçlu veya sadece rehin sahibine karşı takip yapar ise takibin iptali yerine, öncelikle alacaklıya süre vererek bu eksikliği gidermesine imkan tanınmalıdır.
Yargıtay, takibin sadece rehin sahibi üçüncü kişiye karşı yapılmış olması hali ile sadece asıl borçluya karşı yapılmış olması hali arasında bir ayrım yapmaktadır. Buna göre, Yargıtay vermiş olduğu kararlarında, takibin yalnızca asıl borçluya karşı başlatılması ve rehnin sahibi üçüncü kişiye yöneltilmemiş olduğu hallerde, bu kişinin daha sonra takibe devam edilebileceğini veya bazı kararlarında üçüncü kişiye karşı bir takip yapıp sonradan iki takibin birleştirilmesini kabul ederken; takibin sadece rehin sahibine yöneltildiği hallerde, bunun süresiz şikayet yoluyla takibin iptalini gerektirdiğini belirtmektedir.
